2 Nisan 2024 Salı akşamı perdelerimizi Lux Borealis yani Kuzey Işıkları’na açıyoruz. İlk etapta Norveç’e gidiyoruz. Bu ülkenin yetiştirdiği unutulmaz besteci Edvard Hagerup Grieg seminerimizin ilk altı haftasının esas konusu. Leipzig Konservatuarı’nda beraber okuduğu ömür boyu dost kaldığı Johan Svendsen ve Norveç müziğini tüm dünyaya tanıtmak için beraberce yola çıktığı, yaşıtı ve Norveç Milli Marşı’nın bestecisi Rikard Nordraak da zengin, hareketli ve Fjord suları gibi berrak ve akıcı müzikleri ile konuğumuz olacaklar.
Leipzig konservatuarı, 1850’lerde hem çok değerli hocaları hem de oraya sıklıkla yolu düşen Johannes Brahms, Clara Schumann ve Pjotr I. Čajkovskij gibi besteciler sayesinde Avrupa’nın en renkli müzik merkezlerinden biriydi. Grieg, başına buyruk kişiliği ile bitirmeden terk ettiği Leipzig konservatuarında Carl Reinecke gibi hocalarını fazla muhafazakar ve manasız eski usullere bağlı bulsa da burada geçirdiği yıllar esnasında çok değerli müzik adamları ile tanışıp kalıcı dostluklar kurdu. Bilhassa Čajkovskij ile ömür boyu süren, sık görüşemeseler de sık yazışarak sürdürdükleri dostluk, hikayeleri ile konularımız arasında.
Grieg, Norveç’li ünlü yazarların sahne eserleri için hazırladığı orkestra müziğinin ve tek senfonisinin yanında Norveç halk müziklerini oya gibi işlediği 11 defterden mürekkep “Lirik Parçaları” ve çeşitli oda müziği eserleri ile müzik tarihinin parlak yıldızlarından biridir. Erken döneminde yazdığı Do Majör senfonisinin hayatta iken çalınmasını yasaklamış, ama yazdığı ikisi yine erken dönemine ait üç keman sonatı, çello sonatı, yaylı dörtlüsü, piyanolu triosu ve bir başka Norveç sembolü Hans Christian Andersen’in şiirlerini ebedileştirdiği şarkıları ile oda müziğine nice şaheser hediye etmiştir. Detaylı hikayesi ile seminerimizin pırlantası la minör piyano konçertosu bir çok müzik eleştirmeni gözünde yazılmış en mükemmel piyano konçertosudur.
Kuzey’in Işıkları serimizde mutlaka yer alacak bir besteci de Jan Sibelius olacak. Finlandiya efsanelerini notaya büyük bir samimiyet ve incelikle döken bu kendisini “sessizliğin sesini besteleyememiş” olmakla suçlayan büyük adamın piyano minyatürlerine şaşıracak, keman konçertosuna ördüğü derin lirizme hayran olacaksınız.