top of page

Değerli Dostlarım,

 

Lux Borealis seminerimizin ikinci konuğu müziği ile Finlandiya’nın sembolü olmuş bir besteci: Jean Sibelius. 1865 doğumlu Sibelius 1957 yılına kadar yaşadığı uzun hayatına, son yıllarında “kendisini müzikten emekli etse” de irili ufaklı 555 eser sığdırdı. Geç Romantik dönemden Modernizm’e kocaman bir müzikal serüven içerisinde 20. yy’ın ilk yarısına da damgasını vurdu. 

 

Sibelius müziğine ne Grieg gibi memleketinin halk müziğini entegre etmeye, ne de çağdaşları Bela Bartòk ve Richard Strauss gibi halk ezgileri toplamaya uğraştı. Yarattığı müzik dili, Finlandiya’nın tarihini, coğrafyasını, parlak göllerini, karanlık ormanlarını ve tabii en önemlisi Finlandiya efsanelerini anlatan, anlatmakla kalmayan Finlandiya’yı hüznüyle coşkusuyla yaşatan evrensel bir dil oldu. 1892de yazdığı ve ünlü Fin destanı Kalevala’nın baş kahramanını anlattığı ilk büyük ölçekli orkestra eseri Kullervo ile orkestra renklerini ve orkestra için yazmanın derinliğini keşfetti. Giderek anıtsallaşan yedi senfonisi, Finlandiya destanlarını notalara döktüğü senfonik şiirleri, Yunan mitolojisinden Kelt efsanelerine, aşktan melankoliye yoğun duygularla yüklü süitleri yanında bunlarla taban tabana zıt piyano minyatürleri ile de dikkatleri çekti. Oda orkestrası için yazdığı zarif eserler ve her biri usta işi yaylı dörtlüleri, piyano ve yaylıları buluşturduğu çeşitli eserleri ile olduğu kadar kemana olan aşkının ve kemandaki virtüozitesinin simgesi üç adet keman piyano sonatı oda müziği konusunda ne kadar zengin bir ilhama sahip olduğunu gösterir. Kemana olan aşkını yazdığı tek konçertoda ifade gücünün doruğuna çıkarak ve 20. yy. başında bir çok besteciye keman konçertoları yazmak, bu dalı yeniden canlandırmak konusunda ilham kaynağı olarak göstermiştir. 

 

Sahne müzikleri ile de dikkat çeken Sibelius, opera dalında bir çok denemede bulunmuş, en sonunda bitirdiği yegane tek perdelik operası “Kuledeki Bakire”(jungfrun in tornet)’i de geri çekmiştir. 

 

Sibelius 1907de boğaz kanseri teşhisi ile ameliyat edildi. Başarılı geçen ameliyat sonrası doktorları sevgili sigarlarını ve içkiyi kesinlikle yasakladı. Başta yasaklara uyan Sibelius “huylu huyundan vazgeçmez” misali eski alışkanlıklarına çarçabuk döndü. 90 yaşını kutladığında “bana içki ve sigarlarımı yasaklayanların hepsi öldü; ben hala buradayım” diye gürültülü kahkahalarından birini attı. 

 

Sibelius hem canlı, çok hareketli şehir hayatını sever hem de uçsuz bucaksız el değmemiş bir tabiat içinde olmak isterdi. Helsinki’nin en güzel oteli Kämp’in  - hala var ve çok iyi - barında çoğu yakın dostu çağdaşı sanat adamları ile sabahlara kadar süren içki alemlerinde en sonda hala ayık kalan da oydu.  Göl kenarında, ormanlık bir arazide yaptırdığı ve sevgili eşi Aino’nun adını verdiği evi Ainola’da - bugün müze - çok değer verdiği sessizlik içinde huzuru buldu. En ünlü sözüne kulak verelim: “Her dalda eser verebildim ama sessizliğin sesini besteleyemedim”

 

Bu ilginç şahsiyetin nice hikayelerinde sağlık ve neşeyle buluşmak ümidi ile 21 Mayıs 2024 akşamı başlayacak altı haftalık seminerimize bekliyoruz. 

 

Sevgiyle kalın.  

 

M. Muammer ERBOY 

"Müzik Dedektifi"

Agora Akademi

SIBELIUS

1.250,00₺Fiyat
KDV dahil
    bottom of page